Köşe yazarımız Siyaset Bilimci Yusuf Batuhan Altun’un torgazete için kaleme aldığı ilk yazısı 3. Meşrutiyet’i siz değerli okurlamızla paylaşıyoruz
Uzun zaman sonra yazmaya yeniden karar verdim. 2015-2019 yılları arasında Ankara merkezli bir gazetede başlamıştım bu illete. Yazmaya bir kere başladı mı insan kendini durduramıyor. Bundan sonra torgazete’de yazılarımla sizlerle olacağım. İlk yazım III. Meşrutiyet ile sizlerleyim…
.
.
.
.
İstibdat kelime anlamı olarak “tek bir yöneticinin toplumu baskı altında yönetmesine dayanan düzen, baskıcılık, hiçbir hakkın ve özgürlüğün bulunmadığı tek adam yönetimi.” olarak sözlükte kendisine yer bulmuştur. Osmanlı’da I.Meşrutiyetin getirdiği yenilik olan Meclis-i Umumiye’nin faaliyetlerinin durdurulması, tatil edilmesi sonrasında Osmanlı’da tam bir İstibdat rejimi baş göstermişti. Bu dönemde Sultan II.Abdulhamid meşrutiyet taraftarlarına dair adeta bir cadı avı başlatmış, yine kendisinin ortaya çıkardığı Jurnalcilik müessesi ile suçlu suçsuz birçok insanı yargılama sonucu cezalandırmış ve sürgüne esas tutmuştu. Bu süreçte Selanik başta olmak üzere Balkanlarda yer alan Osmanlı topraklarında gizli bir örgütlenme içerisinde kuruldu İttihad-ı Osmanî Cemiyeti. Gizli toplantılar ve örgütlenme yerini açıktan mücadeleye bırakmış, sonrasında 1908 yılında II.Meşrutiyet’in ilanına giden yolu açmıştı. 23 Temmuz 1908’e gelindiğinde, vergi ayaklanmaları gibi birtakım olaylar artık taşrada düzen ve kanun sağlanamaz, devlet varlığını hissettiremez olmuştur. Bu nedenle Abdülhamit bu düzenlemeyi hayata geçirmek zorunda kalmıştır. 30 yıl süren istibdat dönemini sona erdiren bu karar Jön Türklerin kesin bir zaferi olarak yorumlanır. Fransa’da yazılan ve basılan gazete makale gibi yazılı metinleri gizli şekilde el altından dağıtıp propaganda yürüten Jön Türkler bu devrimin asıl sahipleridir.
II. Meşrutiyet 23 Temmuz 1908 tarihinde ilan edilmeden 1 yıl önce Osmanlı Hürriyet Cemiyeti ve Vatan ve Hürriyet Cemiyeti birleşerek, İttihad-ı Osmanî Cemiyeti’nin ardılı olarak İttihat ve Terakki Cemiyeti’ni oluşturmuştu. İttihat ve Terakki Cemiyeti aslında tanıdık isimlerden oluşuyor. Mustafa Kemal Bey, İsmet Bey, Refet Bey, Kazım Beyler gibi birçok isim o gün İttihat Terakki kadrolarında önde gelen isimlerdendi ve gelecekte Cumhuriyeti de bu kadrolar kuracaktı.
Cumhuriyet demokratik bir yönetim biçimi olarak 1923’te bu topraklarda ilan edildiğinde II. Meşrutiyet ve Meclis-i Mebusan’ın siyasi mirası üzerinde yükselecekti.
Gelelim asıl konumuza. II. Meşrutiyet’i anmamızın sebebi hem yıldönümü olması hem de gayri resmi olsa da III. Meşrutiyet’i yaşıyor olmamız ile ilgili. Ne demiştik Meşrutiyet için sözlük anlamından bahsederken “tek bir yöneticinin toplumu baskı altında yönetmesine dayanan düzen, baskıcılık, hiçbir hakkın ve özgürlüğün bulunmadığı tek adam yönetimi.”…
28 Mayıs 2023 seçimlerinden sonra giderek artan hukuksuz politikalar ve anlamsız vergilendirmeler, fahiş zamlar…
Esasen seçimin üzerinden henüz iki ay gibi bir süre geçmiş olsa da iktidarın meşruluğu sorgulanır bir hale gelmiş durumdadır.
Bugün enflasyondan da ziyade asıl problemimiz Enflasyonist bir hükümete sahip olmamız. Hükümet, tarihimizde eşi benzerine rastlanmaz zamlarla tüm yükü milletin sırtına yüklemek konusunda pek yetenekli. Halbuki önceki hükümetler yükü daha çok kendisi sırtlanır durumdalardı.
Maliye politikasının dört temel politikası vardır: Vergi politikası, Kamu harcamaları politikası, Borçlanma politikası ve Diğer politikalar olarak literatürde yer alan bu politikalardan vergi politikası seçilerek kriz anında yükün vatandaşın sırtına yüklenmesi en basit yol olarak tercih edilmiştir. Bunun yerine Kamu harcamaları politikasının tercih edilmesi devlet harcamalarının artışı, vatandaştan ziyade devletin borçlanması yolunu açarak vatandaşın sırtındaki yükü ağırlatmak yerine daha da hafifletebilirdi…
Salı günü itibariyle akaryakıta 2 tl civarında yeni bir zam bekleniyor. Bunca zammın üzerine geçmişe göz attığımızda 2021’den bu yana 5 katını bulan akaryakıt fiyatları için pazartesi itibariyle bir eylemler dizisi beklentisi oluşmuş durumda. Geçtiğimiz günlerde İzmir’de nakliyecilerin eylemine polis müdahalesini izledik.
Seçimin hemen ardından ilçe ilçe ziyaretlerde bulunan AKP Milletvekilleri bugünlerde nerelerde acaba? İstibdat döneminde İstanbul’da Bab-ı Ali’de boy gösteren Osmanlı Paşalarının II. Meşrutiyet’in ilanı ile halktan kaçmalarına benzettim ben bu serüveni. 31 Mart’ta “şeriat isterük” diye ayaklanan II.Abdulhamid yanlıları misali ilk fırsatta, yerel seçimlerde göreceğiz diye düşünüyorum kendilerini. Hatta izleyin bu Milletvekillerinin bir çoğu istifa edip Belediye Başkanlıklarına aday olacaklar, sanki vatandaşın kendilerine vermiş olduğu oyun karşılığını en iyi şekilde vermişler gibi halkın karşısına çıkarak oy isteyecekler. Bu da milletin derdine derman olmaktan ziyade koltuk derdinde olduklarından olsa gerek…
Demem o ki Demokratik bir rejime geçerek sınıf atlamışken başardığımız, geriye giderek demokratik seçimlerle yeniden İstibdat rejimini hayata geçirdiğimiz III. Meşrutiyet’in tarihini not alın bir kenara. Bunlar henüz iyi günlerimiz. Yakında Jurnalci “ENİŞTE”lerden aldıkları bilgilerle yargılamalara da başlarlarsa şaşırmayın…