Eğitim–Sen Torbalı Temsilciliği ve TEKSİF İzmir Şubesi, bugün saat 18.30’da Eski Belediye Meydanı’nda zamlara karşı basın açıklaması gerçekleştirdi
Son aylarda ülkenin içinde bulunduğu ekonomik kriz nedeniyle vatandaşlar oldukça zor günler geçiriyor. Yaşanan hayat pahalılığı, insanların alım gücünü hayli düşürürken Eğitim-Sen Torbalı Temsilciliği ve TEKSİF İzmir Şubesi öncülüğünde Torbalı’da dün akşam Eski Belediye Meydanı’nda bir basın açıklaması gerçekleştirildi. “Zamların geri alınması, ücretlerin ve maaşların arttırılması” talebiyle gerçekleştirilen basın açıklamasına, Cumhuriyet Halk Partisi Torbalı İlçe Başkanlığı, Halkların Demokratik Partisi Torbalı İlçe Başkanlığı, Emek Partisi, Atatürkçü Düşünce Derneği Torbalı Şubesi, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Torbalı Şubesi, Torbalı Mahzuni Şerif Cem Ve Kültür Evi ve çok sayıda vatandaş katılım sağladı.
“Elektriğe, doğal gaza, akaryakıta, gübreye yapılan zamlar, dolar ve avro karşısında Türk Lirasında yaşanan değer kaybı gıdadan giyime, ulaşım hizmetlerinden kiraya birçok kalemde yaşamımıza yüksek zamlarla yansırken, TÜİK tarafından açıklanan verilere göre resmi yıllık enflasyon %55’e, gıda enflasyonu %65’e, ulaştırma enflasyonu %76’ye çıktı. Ama bizim faturalarımıza yansıyan gerçek enflasyon, çarşıda, pazarda, mutfakta yaşadığımız hayat pahalılığı çoktan %100’ü aştı. Büyük bir şaşa ile duyurdukları asgari ücret bile çok kısa süre içinde zamlar karşısında açlık sınırının altına geriledi” denilen basın açıklamasında yaşanan durumun sebebi; “Şunu unutmamak gerekir ki; Bugün yaşadığımız her fahiş zammın arkasında özleştirme talanı ile yaratılan bağımlılık yatmaktadır” ifadeleriyle açıklandı.
Açıklamanın devamında Önder, “PETKİM’den TÜPRAŞ’a, SEKA’dan TEKEL’e, TEDAŞ’tan Sümerbank’a, yem fabrikalarından, limanlara, şeker fabrikalarına kadar hepimizden alınan vergilerle kurulan tüm kamu işletmeleri özelleştirme adı altında, yok pahasına yabancı ve yerli sermayeye satılmıştır. Bereket fışkıran topraklarımızda tarım, çiftçilik, besicilik adım adım bitirilmiştir. Böylece ülkemiz sadece sanayi ürünlerinde değil, enerjiden kâğıda, gübreden samana, buğdaydan mısıra kadar hemen her üründe dışarıya bağımlı hale getirilmiştir. İhtiyaç olup olmadığına bakılmaksızın plansız bir şekilde yapılan köprüler, havalimanları, duble yollar petrol bağımlılığını artırmıştır. Enerjide dışa bağımlılık yüzde 75’lere ulaşmıştır. Bugün kamunun 1 liraya ürettiği elektriği özel şirketlerden 7 liraya aldığımız katmerli bir soygun düzeni yaratılmıştır. Hızla eriyen ücretler ve artan yoksulluk, toplumsal hoşnutsuzluk olarak sokaklara yansırken Ülkeyi yönetenler yükselen bu hoşnutsuzluğu görmek duymak yerine her zaman yaptıkları gibi bahanelere sarılıyorlar. İşçi ve emekçileri, üretici köylüyü, esnafı ve emekliyi içine ittikleri yoksulluk ve sefaletin nedeni olarak ya “Faiz lobisini” gösteriyorlar ya “Dış güçler” ya da muhalefetin yaygarası diyorlar. Bu gün ise, bir taraftan Rusya’nın Ukrayna’ya müdahalesini ekonomik krizin bahanesi haline getirmeye çalışıyorlar; Diğer taraftan da “Küresel ölçekte bir kriz var. Biz yine iyiyiz, gelişmiş ülkelerde bile enflasyon rekor kırıyor, petrol, akaryakıt fiyatları yükseliyor” diyorlar. Sanki Rusya-Ukrayna çatışması öncesinde Türkiye’de her şey güllük gülistanlıkmış gibi açıklamalar yapıyorlar. Sanki bu savaştan önce memlekette hiçbir şeye zam yapılmamış gibi iki emperyalist blok arasında süren savaşı yeni zamların dayanağı haline getirmek istiyorlar” ifadelerini kullandı.
Dünyanın kıskandığını iddia ettikleri Türkiye’nin 84 milyonluk nüfusun 17 milyonu açlık, 52 milyonu yoksulluk sınırı altında yaşamaya itilerek ve 11 milyonu işsizlikle baş başa bırakılarak yoksulluk ve sefalet büyüyor. Ama öte yandan, Biz yoksullaştıkça faizden, ranttan beslenen bir avuç mutlu azınlığın servetine servet eklenmiştir. Yıllardır teşvik üstüne teşvik verilen, vergi afları çıkarılan, çalıştırdığı asgari ücretli kadar bile vergi ödemeyen şirketler, patronlar büyüyor. Bizim cebimizden alınanların dolar üzerinden garanti olarak akıtıldığı; geçmediğimiz köprülerin, yolların, tünellerin gitmediğimiz hastanelerin, uçmadığımız hava limanlarının müteahhitleri büyüyor. Nüfusun yüzde 1’lik kesimini oluşturmalarına rağmen ulusal servetin yüzde 54’ünü elinde tutan multimilyarderler büyüyor. Ballı kaymak her ihaleyi kapan yandaş şirketler büyüyor. Onlar zenginleştikçe biz yoksullaşıyoruz. Çünkü siyasi iktidar yıllardır attığı her adımda emekçileri, bizleri adeta yok sayıyor, faizden, ranttan beslenen, sermayenin çıkarlarını kolluyor. Geldiğimiz noktada ülkeyi ucuz emek cennetine çevirerek uluslararası mali sermayenin yağmasına açan, tamamen borçlanmaya, dış finansmana, ranta, spekülasyona, betonlaşmaya dayalı ekonomik model çökmüştür. Ancak fatura yine bizlere, toplumun yüzde 99’una kesilmek istenmektedir. Burada bir kez daha altını çiziyoruz. Biz bugüne kadar fazlası ile fedakârlıkta bulunduk, karşılığında daha fazla açlık, yoksulluk ve daha fazla işsizlik aldık.
Açıklamanın son kısmında 4 aydan uzun süredir maaşlarını alamayan ve işten çıkarıldıkları için hak mücadelesi veren EKOMED işçilerini selamlayarak taleplerini sıralayan Eğitim-Sen Torbalı Temsilcisi Nuri Önder, “Krizleri, savaşları biz yaratmadık, faturasını da biz ödemeyeceğiz. İnsanca yaşayacak bir ücret ve maaş için tüm ücret ve maaşlara ek zam yapılmasını istiyoruz. Elektrik, su, doğal gaz, akaryakıt, telefon, internet faturalarına yapılan zamların geri alınmasını, konutlarda faturaları kabartan vergi ve kesinti kalemlerinin kaldırılmasını, açlık sınırının altında geliri olan ailelerin elektrik, gaz ve sularının kesilmesine son verilerek bu faturaların hazine tarafından karşılanmasını talep ediyoruz Öte yandan da Maske ve tıbbi hijyen materyalleri üreten EKOMED isimli fabrikada çalışan işçiler aylardır maaşlarını alamadıkları ve işten çıkarıldıkları için hak mücadelesi veriyorlar. Biz de buradan kendilerini selamlıyor ve sınıf dayanışmasının gereği olan dayanışmalarımızı sunuyoruz. Mücadelelerinin mücadelemiz olduğunu bilmelerini istiyoruz.” dedi.