Genel Yayın Yönetmenimiz Sinan Tekdemir’in, CHP İlçe Başkanı Övünç Demir hakkında yapılan ısrarlı itibarsızlaştırma çabalarına ilişkin hazırladığı yazı dizisinin ilk bölümünü sizlerle paylaşıyoruz
Merhaba sevgili Torbalılılar,
2009 yılında başladığım gazetecilik meslek hayatımda sizlerle ilk tanışıklığımız 2015 yılında Büyük Torbalı’da muhabirlik yapmaya başladığımda olmuştu. 2016 başlarında televizyonculuk deneyimi edinmek için İstanbul’a gitmiş ve yaklaşık 6 yıl sonra geri dönerek Büyük Torbalı Gazetesi aracılığıyla yeniden sizlerle buluşmaya başlamıştık. Bir süredir de bu yıl başında kurduğum ‘yle sizlerle buluşmalarımıza devam ediyoruz. Aranızda beni gazetecilik dışında siyasetten de tanıyanlar vardır. Zira çocuk denecek yaşta girdiğim siyasetten 2018 yılı sonunda (kendime göre haklı) çeşitli nedenlerle çekildim ve sadece gazetecilik yapmaya karar verdim. Aktif siyaset yaşamım boyunca sosyalist-yurtsever siyasetin Türkiye’deki yegane temsilcisi olarak gördüğüm siyasi partiden başka hiçbir siyasi oluşuma ve kişiye de meyletmedim. 2021 yılında İstanbul ısrarım sona erince Torbalı’ya geri döndüm ve yukarıda bahsettiğim üzere mesleki yaşantımı Torbalı’da sürdürmeye kaldığım yerden devam etmekteyim. Bunu sizlere neden anlattım veya hatırlattım şimdi ona gelelim izninizle…
Takvimler 11 Kasım’ı gösterirken yıllardır tanıdığım ve kendisine büyük saygı duyduğum birisi olan Övünç Demir, CHP İlçe Başkanı olarak görevlendirildi. Övünç Demir’e saygı duymamın sebebi; yıllar boyu çeşitli konularda defalarca kez hakkı yenilmesine, hakkında ipe sapa gelmez dedikodular türetilmesine rağmen, inandığı değerleri çiğnetmemek ve o değerlere zarar veren olmamak adına kendisine yapılanları sineye çekmesi, ama yolundan ve yol arkadaşından dönmeyen biri olmasıdır. Geçmiş dönemde kendisine yapılan haksızlıklar ve adaletsizliklerden (neyin nasıl olduğunu herkesin biliyor olması ve partiye zarar vereceğini düşündüğü için kendisi açmazken benim açmamın doğru olmayacağı için) bahsetmeyeceğim. Ama İlçe Başkanı olarak göreve getirildiği günden bu yana çeşitli çevreler tarafından yürütülen karalama, itibarsızlaştırma ve hatta linç etmeye dönük acizane çabalara ilişkin (bana darılacak bile olsa) bir kaç kelam edeceğim. Zira haksızlığa ve adaletsizliğe susmayı buraya kadar becerebildim. Bundan sonrası benim için haksızlığa ve adaletsizliğe ortak olmak demektir.
Övünç Demir, 11 Kasım’da göreve geldikten hemen sonra başladı saldırılar. İlk olarak “Övünç Demir, 2019’da AKP’ye çalıştı” iddiası yeniden ısıtılarak gündeme getirildi. İddianın sahipleri dahil kimsenin 3 yıldır bu iddiaya dönük bir ispat sunamamasının komikliği yetmezmiş gibi Demir’in bu konuya ilişkin (partisine zarar vermemek adına) demeç vermemesi insanları inandırmak için kullanılmaya çalışıldı, hala da çalışılıyor. Övünç Demir’i biraz olsun tanıyanlar zaten böyle bir şeyin mümkün olmadığını gayet iyi biliyor. Zira defalarca kez hakkı yenilmesine rağmen, bir kısım yol arkadaşlarının kendisini yarı yolda bırakıp gittiği bir durumda bile küsüp gitmeyen bir Övünç Demir gerçeği var ortada.
Henüz bu saldırı devam ederken bir de “kayyum” saldırısı başlatıldı. Bu saldırı da ilk etapta düşmandan değil dost bilinenden, dost olması gerekenlerden geldi. Parti tüzüğünde kongre için 30 gün süre verilmiş olmasına rağmen görevdeki ikinci haftasında; “Kongre yapmayacak. Partiyi demir yumrukla yönetecek” diye saldırmaya başladılar. Kongre yapmamak gibi bir şansı varmış gibi. Erol Günaydın başkanı görevden alan irade, Demir’i alamayacak mı? Eğer böyle birşeye niyetlense dakikasında görevini kaybetmez mi? Ama dert üzüm yemek değil ki, bağcıyı dövmek! Kılıçdaroğlu’nun “Baskın seçim ihtimali nedeniyle parti içi rekabet istemiyorum. Kongre beklesin” demesine rağmen ‘kongre isterük’çüler susmadı. Kendi partilerine kayyumcu diyecek kadar ileri götürdüler işi.
Koltuk sevdası olan birinin Kılıçdaroğlu’nun sözlerinin arkasına sığınarak o koltuktan kalkmamak için elinden geleni yapacağı aşikar iken Övünç Demir, “Kongrelerimiz kazanan-kaybeden gözetmeksizin bizim için düğün demektir. Demokrasiye olan inancımız gereği kongreye gitmek istiyorum” dedikten sonra kongre takvimi işlemeye başladı. Peki saldırılar duraksadı mı? Elbette ki hayır. Bir yandan ilçe örgütü içindeki dargınları barıştırmakla uğraşırken, bir yandan partiye küsenleri geri döndüren Demir, bir yandan günde onlarca yeni üye kaydiyor, bir yandan kongre hazırlıkları yapıyor, bir yandan da belediye ile ilçe örgütü arasında normal şartlarda olması gereken iletişimi kurmaya çalışıyordu. Kongre günü yaklaştıkça düşmanın ağza almayacağı ifadeleri rakipleri kolayca sarf ediyor, Demir’i itibarsızlaştırmaya çalışıyordu. Bu konuda Övünç Demir’in birleştirici tavrı ve çabasını bildiğim ve bu mücadelesine zarar vermemek adına detaya girmeyeceğim. Zaten üzerinden çok zaman geçmedi, hepiniz o dönemi hatırlıyorsunuzdur. Sonuç olarak tüm karalama çabalara rağmen Demir, 372 geçerli oydan 152’sini alarak ilçe başkanlığını kongre ile taçlandırdı.
Devamında da saldırılar bitmek tükenmek bilmedi tabi… Ama yazı da epeyi uzadı. Sizlerin göz ve sinir sağlığınızı da düşünerek burada bir virgül koyalım isterseniz. Merak etmeyin devamını yarın paylaşacağım. Yarına kadar sevgiyle kalın…